12 Aralık 2016 Pazartesi

'Hayatın Kıyısında' Kitap Yorumu

Pegasus Yayınları
Sayfa Sayısı: 384
Goodreads: 4.2

Yaşamayı, ölmek isteyen bir çocuktan öğrenen bir kızın hikâyesi…
Ölümü büyüleyici bulan Theodore Finch sık sık kendini öldürebileceği yöntemler düşünür ancak her seferinde, küçücük bir güzellik bile ona engel olurViolet Markey ise yaşadığı kasabadan ve ablasının ölümünün yarattığı dayanılmaz acıdan kaçmak için mezuniyetine kalan günleri sayarak geleceği dört gözle beklemektedirFinch ve Violet okullarındaki çan kulesinin tepesinde karşılaştıklarında kimin kimi kurtardığı belirsizdir. Bu tuhaf ikili, bir proje ödevinde eşleştiklerinde yol onları nereye götürürse; tıpkı hayat gibi büyük, küçük, tuhaf, güzel, çirkin, şaşırtıcı yerlere giderler. Kısa süre sonra, Finch yalnızca Violet'layken kendi olabildiğini; tuhaf, eğlenceli, hayatı doyasıya yaşayabilen ve ucubelikten uzak bir gence dönüştüğünü keşfeder. Violet da yalnızca Finch'leyken günlerin hesabını tutmadan yaşayabilmektedir. Ancak Violet'ın dünyası büyürken Finch'inki küçülmektedir

  Aslında gündelik hayatımızda, kızgın olduğumuz kimi zaman kırgın olduğumuz zamanlarda 'ölmek istemek' kelimelerini ne kadar sık kullanıyoruz öyle değil mi? Binde bir kısım bunu gerçekten istiyor. O binde birin bir kısmı da girişimini başarıyla sonuçluyor. Sizce de bu kalıp, kırgınlıklarımızı dile getirmek için kullanılan gündelik bir deyişten çok daha ciddi değil mi?
  Etrafımıza baktığımızda çoğu zaman yaşamından şikayet eden, hayata öfkelenen insan görebiliriz. Asıl önemli olan o mutsuzluğu dışarıdan bir gülümseyle gizleyenleri görebilmek ve onlara yardım edebilmek. İşte bu kitap tam olarak bu konu hakkında...
   Kitabın konusunu anlamak için arka kapak yazısı yeterli diye düşünüyorum. Geçen sene yine bu zamanlar ingilizce olarak okuduğum kitabı bir kere de türkçe okumak istedim. İngilizcesi bile okurken akıp gitmişti ki türkçe versiyonu ondan farklı değildi. Aynı Yıldızın Altında'yı seviyorsanız bu kitaba aşık olacaksınız!
    Bir kutu mendili yanınızdan eksik etmeyin diyorum zira oldukça ihtiyacınız olacak!
Puanım 5/5







8 Aralık 2016 Perşembe

2016 Favorileri

  Herkese merhaba!
  Umarım 2016 yılı herkes için tatmin edici bir yıl olmuştur. Benim için ilk altı ayı ortalamayken son altı ayı oldukça büyük değişimler yaşadığım bir dönem oldu. Kitap okumak konusunda da goodreadsteki challange'ımı gerçekleştirebildiğim ama orta verim aldığımı düşündüğüm bir seneydi bu sene. Güzel kitaplar okudum ancak çok fazla reading slumpa girdiğim, anlamsız isteksizliklere düştüğüm ve çıkmak için çok zaman harcadığım değişik bir yıldı. Ayın başında yılın son kitap alışverişini yaptım. İstanbul Tüyap'a katılamadığım için bir çok yeni kitabı kaçırmış olsamda internetten tamamlamak istediğim serileri ve yeniden okumak istediğim bir serinin yeni basım kitaplarını aldım ki birazdan bu kitaplardanda bahsedeceğim. Şimdi gelelim yazının anlam ve önemine; 2016'da okuyup beğendiğim ve daha okuma fırsatı bulamasam bile hakkında olumlu düşündüğüm kitaplardan sizlere kısaca bahsedeceğim.
  Öncelikle okuyup önerdiğim kitaplardan bahsetmek istiyorum. Genelde ölüp bittiklerime burada yorum yapmaya çalışıyorum ancak vakit yetersizliğinden, birazda tembellikten bazılarına yorum yapamamış olabilirim. Hadi başlayalım!
  
  Birinci seri diyelim buna, Gözlerindeki Canavar & Ruhumdaki Canavar serisi. Üçüncü kitap daha ülkemizde çıkmadı. Yurtdışında çıktı mı onuda bilmiyorum açıkcası, ama bu seriyi okumayanınız varsa kesinlikle kaçırmayın derim! Başta çok önyargılı olduğum, hatta bu kadar neden popüler grinin elli tonu gibi vasat bir kitaptır bu da diyerek eleştirdiğim bir kitaptı ancak indirimde yakalayınca bir şans verip okuduğum ve pişman olmadığım bir seri kendisi. Christian Gray'de kimmiş? Naz'i tanıyın önce bir...
  Diğer kitabımız ise dillere destan kitaplar yazması ile meşhur, Brandon Sanderson'un kaleminden Steelheart serisi. Yine bir indirimden yakalayıp almıştım ben kitabı. Beklentimin yine yüksek olmadığı bir kitaptı. Ve yine kendi kendimi haksız çıkardım.
  Kitap müthişti. Özellikle epik fantezi sevenlerin kaçırmaması gereken türden bir seri olduğuna inanıyorum. Hele hele Marvel&DC bağımlısıysanız mutlaka bir şans verin!
   İkinci kitap Firefight'ı edindim ancak bitirme fırsatım olmadı henüz. Moda giremediğim için kitabı heba etmemek adına bekletiyorum şimdilik.
    Yine Brandon Sanderson'dan başka bir seri: Sissoylu serisi! Uzunca bir yorumu bulunmakta mutlaka göz atın derim ;)

Diğer bir seri Ay Günlükleri Serisi...
Ben genel olarak Artemis Yayınlarından çıkan serileri beğenme eğilimindeyim ki kitaplığımı inceleseniz başta çok gibi görünmese de aslında Artemis'e ait kitapların daha yoğunlukta olduğunu görebilirsiniz.
Özellikle kütüphane oluşturmaya başladığım zaman çoğu kitabımı Artemis yayınlarından almışım bunu fark etim. Olsun onlara verdiğim paraya acımıyorum. Ay Günlükleri seriside bu düşüncemi sürdürdüğüm bir seri oldu ki ben bu kitaplarıda yine indirimden çok uyguna aldım. okuoku'da kitaplar neredeyse her ay 9.90 tl indiriminde oluyor. Kaçırmayın derim!

Bu seriye yapacak bir yorum bulamıyorum.
Kesinlikle ve kesinlikle Game of Thrones'un yerini alabilecek bir seri, o kadar!
Ha birde eklemek istediğim bir nokta var ki seriyi bilmeyenler, daha doğrusu bu seriyi duymadan Kızıl Kraliçe'yi görmüş veya okumuş insanlar, Kızıl İsyan serisinin Kızıl Kraliçe'den alıntılandığını söylüyorlar! Açıp bir kitapların hangisi önce çıkmış bir bakarsanız! Rica ediyorum, teşekkürler(!)
İkinci kitap çık artık, nooolurrr!
Başka bir şey demeyeceğim!
Eh, Grisha dünyasını seviyorum napayım!
Bu seriyi seveceğinizin garantisini veremem ancak, kötü adamı seveceğinizin garantisini verebilirim.

  Sen olayı bambaşka bir boyuta taşıdın Sarah abla. Cam Şato'da iyi güzel eğlendik dedik, Karanlık Taç'ta sevenleri kavuşturdun sonrada ayırdın bizim kalpleride paramparça ettin yine de olsun dedik ama sen Ateşin Varisinde olayı bambaşka bir boyuta taşıdın!
  Senin haberin var mı benim güzel ablam, Dex dördüncü kitabı çıkartana kadar benim torunlarım olacak! Yine de okuyup okuturum bu seriyi. Çoğunluğun sevdiği bir seri daha. Mutlaka göz atın derim.


Kurtlara Söyle Eve Döndüm'ü ne kadar blogger, vlogger, booktuber varsa tavsiye etti zaten. Okumayan kaldı mı ki?



  






  2016 yılı favorilerimin sonuna gelmiş bulunuyorum. Son olarak yılın son sepetinde aldığım ve meraklandığım bir kaç kitaptan bahsetmekte istiyorum sizlere.
  Öncelikle sağolsun Pegasus her İstanbul Tüyap'ta yaptığı gibi tüm bombalarını son ana saklayıp patlattı. Eh, haliyle biz gidemeyenler kıskançlık dolu gözlerle Tüyap'tan yapılan alışverişleri izledik. Bende durmadım tabi hemen fiyat araştırmaları yapıp, pegasusun fahiş fiyatları karşısında en karlı olabileceğim siteyi aradım ve kitapyurdunu buldum. %37 indirim vardı pegasus yayınları için ki bu onların için herhalde uç nokta sayılabilecek bir indirim oranı. Bu sepetimde öncelikle okuduğum serilerin devam kitapları vardı. 5.Dalga'nın son kitabı ve Kızıl Kraliçe'nin ikinci kitabı gibi. Bunun dışında ingilizce olarak okuduğum iki kitabın türkçe basımını aldım. Hayatın Kıyısında(Bu ismi cidden çok mu aradınız?Cidden yani?), Gün Işığım... Diğer üç kitap ise, Bronz atlı, Sevdiğim tüm erkeklere ve Armageddon. İçlerinden en çok merak ettiğim ise Armageddon. Konusu itibariyle bana biraz supernatural'ı hatırlattığı için ve klasik melek kitaplarından farklı göründüğü için memnun kalacağıma inanıyorum. Üstelik kitapyurdunda sınırlı sayıda imzalı! Meraklılarına duyurulur.
  Diğer bir sepetim ise, bkmkitap'tan oldu. Kesinlikle siteden çok memnun kaldım. Öncelikle bunu belirtmek istiyorum. Elime en hızlı ulaşan kargo oldu bu herhalde. Kitaplara hiçbir şekilde zarar gelmemişti. Siparişim ise Harry Potter ve Lanetli Çocuk'la beraber, serinin yeni basım ilk üç kitabıydı ki ben bu sene Harry Potter serisini rereading yapmaya karar verdim.
   2016 yılı benim için böyle bir yıl oldu. Umarım sizler çok daha güzel, çok daha fazla  kitap okuyabilmişsinizdir. 2017 için daha bol ve daha güzel kitaplar okumak dileğiyle diyorum. Kendinize iyi bakın ve şimdiden mutlu yıllar!

5 Aralık 2016 Pazartesi

Harry Potter Serüveni, Tamam mı Devam mı?

  Bayanlar ve Baylar yoksa sevgili büyücüler ve cadılar mı demeliyim?
 Harry Potter serisinin yeri benim için çok ayrı. Hani bir doksanlar çocukluğu furyası vardır ya nedense Harry Potter seriside bana doksanlar çocukluğuna aitmiş gibi geliyor. Elbette böyle bir sahipleniş doğru değil ki ilerde kendi çocuklarıma okutmak istediğim bir seriden, onlara tanıtmak istediğim bir dünyadan bahsediyoruz ancak bu büyülü dünyanın benim için yeri apayrı. O kadar ayrı ki Harry Potter'dan önce ve Harry Potter'dan sonra diye bir ayrım bile yapabilirim var oluşum için. Şaka bir yana Harry Potter serisi bana okuma aşkını kazandıran seri olduğu için gerçekten önemli.
  Hepimizin hayatında bunun gibi 'bizde fark yaratan' kitaplar, yazarlar olmuştur muhakkak. Benim için de bu seri böyle bir seri... Tüm çocukluğum tüm okuma hevesimi içinde barındırıyor. Daha dün gibi hatırlıyorum Harry Potter ve Felsefe taşını Boyner'da kasanın yanında görüşümü... Bunun kesinlikle fantastik konulu bir kitap olabileceği aklımın ucundan bile geçmemişti. Eh, felsefe taşı ne ola ki; herhalde bir garip felsefik bir yetişkin sıkıcı bir kitaptır diye düşünmüştüm. Sonra o yazmıydı hangi yazdı bilemiyorum ama yazlıktayken annemin sırf kitap okuyayım diye bana pazardan -evet utanarak söylüyorum ki kitaplar korsandı- serinin ilk iki kitabını alışını hiç unutamayacağım. O zamanlar kitap okumak kim, ben kim! Sırf annem kızmasın diye okuyor gözükmek için öyle bir kaç dakikada bir sayfa çeviriyordum o kadar. Ama nedense Felsefe Taşını elime ilk alışımda okudum yani gerçekten okudum. Beni okumaya iten can sıkıntısı mıydı neydi bilmiyorum ancak hatırladığım ikinci şey beni yemeğe çağırışları ve kitap öyle heyecanlıydı ki elimden bırakmak istemiyordum.
  Altı sene, yedi kitap ve asla bitmeyecek bir serüven...ama bitti. Yedicini kitap çıktığındaki acım ise kolumu kesmişler gibiydi. Bittiğine inanmak istemiyorduk, hiçbirimiz... Onca biriktirdiğim poster, çıkartma kitapları, dergiler, film söyleşileri falan derken seri bitmişti ve bir daha Harry Potter'ı okuyamayacaktık. Yıllarca J.K Rowling yeni bir seri yazar, en azından büyücülerle ilgili yeni bir serüven yazar diye bekledik durduk. Maalesef sadece bir kaç kısa hikayeden başka bir şey elde edemedik taa ki bu yıla kadar. Sekizinci kitap geleceğini duyduğumda gerçekten inanılmaz mutlu olmuştum. Daha sonra bunun yalnızca bir senaryodan ibaret olduğu geldi, ve sonrasında da kitabı J.K Rowling'in yazmadığı... Benim için ilk başlar büyük bir hayal kırıklığıydı. Kitap serinin devam kitabı olarak geçiyordu, Rowling bunu onaylamıştı ama, evet büyük bir ama... Basılan kitap bir senaryoydu.
  İlk çıktığında ingilizce olarak kitabı almak istedim ama çok pahalı geldi. Kitabı J.K Rowling yazmış olsaydı hiç düşünmeden alırdım ancak öyle olmadığı için vazgeçtim. Türkçesi çıktığında da bir kaç okuduğum yorum beni vazgeçirdi. Sonunda battı balık yan gider diyerek kitabı aldım. Biraz ingilizce e book şeklinde okumaya başlamıştım ki konusunu az çok biliyordum kitabın. Senaryo olduğu için hemencecik okundu ve bitti. Eh, bana da biraz nostalji yapıp bu yorumu girmek kaldı.
  Çoğunluğun hayal kırıklığı olarak gördüğü bu kitabı ben ne pozitif ne de negatif eleştirmek istiyorum. Çünkü bence burda eleştirilecek bir şey varsa o da bir tiyatro oyununun sırf para kazanılmak için kitaplaştırılıp satılmasıydı. Doğru dürüst bir dille roman şeklinde yazılsaydı belki bu kadar hayal kırıklığı yaratmazdı. Tiyatro eseri hiç mi okumuyoruz? Shakespeare'in eserleri birer çöp mü? Hayır tabi ki de değil ama Shakespeare'in şairimsi yazım tarzı başka Harry Potter ve Lanetli Çocukta ki durum bambaşka. Tabii bu benim şahsi görüşüm. Kitapla ilgili beni rahatsız eden tek şey, rahatsızlıkta değilde beklentimi karşılamayan tek şey bu oldu diyelim. Yoksa konu akışını ve olay örgüsünün bağlanışını falan çok sevdim. Kesinlikle bir tiyatro eseri olarak harika olduğunu düşünüyorum. Keşke gidip canlı canlı izleme fırsatını yakalayabilsem bunu gerçekten çok isterim ve çok keyif alacağımdan da eminim.
  J.K Rowling'e bu konuda çok içerliyorum. Son dönemde vizyona girmiş olan Fantastik Canavarlar Nelerdir ve Nerede Bulunurlar filminin senaryosunuda kendisi yazmış, filmi daha izleme fırsatı bulunamadım ama herkes pozitif yorum yapıyor film hakkında; ancak öğrendim ki filmin senaryosununda kitaplaştırılıp satılmaya başlanmış. Yakında ülkemizde de çıkar mı bilmiyorum ama Rowling madem bu dünyayı devam ettirmek istiyor neden adam akıllı roman yazmayıp bizi senaryolarla yetinmeye zorluyor anlayabilmiş değilim. Yapsana arkadaşım bir seri kitap daha, okuyacağız işte okuyucun hazır. Bari bizi de memnun et. Senden ümidi kesmeyip, tüm negatif yoruma rağmen Boş Koltuğu okudum ben, Guguk Kuşu serisini sırf sen yazdın diye aldım, okudum ama her seferinde neden bu okuyucuna bu tatminsizliği yaşatıyorsun, neden? Evet, ben burada neden neden diye çırpınıp durayıp tüketici toplumumuzun bir üyesi olarak Fantastik Canavarlar Nelerdir ve Nerede Bulunurlar'ın senaryosu çıksın onuda alıp okurum efendim. Rowling bize elle tutulur bir şey sunana kadar bulduğumuzla yetinmeye devam...
  Nacizane yorumumun sonuna gelmişken size bu aralar favorim olan bir youtube kanalını da söyleyip gitmek istiyorum. Kanalın adı: Nilüfer Baş. Harry Potter fanlarının kesinlikle takip etmesi gerektiğini düşünüyorum çünkü gerçekten efsane güzel bilgi paylaşımı oluyor. Aynı zamanda Game of Thrones sevenlere de öneririm efendim.
   Şimdilik benden bu kadar... Herkese sihirli akşamlar diliyorum!


















Ana Sayfa

Kitaptuber

Popular Posts

Followers

Template Hits